Bu filmi anlatmak için nasıl başlayacağımı bilemiyorum.
Neresinden tutsam güzel, neresinden tutsam umut. Başrolde Will Smith (Chris
Gardner), Jaden Smith (Christopher Gardner) ve Thandie Newton (Linda) var. Her
zaman Will Smith’in dramatik filmlere çok uyduğunu düşünmüşümdür. Bunu Seven
Pouns (Yedi Yaşam) filmini izlerken karar verdim. Gerçekten harika bir
oyunculuk sergiliyor. Ailesi ciddi bir maddi sıkıntı içindeyken pes etmemek
için elinden geleni yapar. Genel anlamıyla açıklayacak olursak tıbbi bir cihaz
satmaya çalışarak ailesini geçindirmek, borçlarını ödemek en büyük amacı. Eşi
Linda ise çift vardiya çalışır, ancak para hiçbir şekilde yetmez. Linda, sürekli
olarak durumlarından şikayetlenip Chris’i suçlar. En sonunda da dayanamayıp
Chris’i terk eder. Chris bu süreç içerisinde çok iyi bir borsa şirketinde stajyerliğe
başvurur. Bu stajyerlik 6 ay sürer. 20 stajyerden bir kişiyi işe alacaklardır.
Chris ise üniversite mezunu değil, ancak yılmayan, zeki, hırslı birisi. Bu 6
aylık süreçte ise oğluyla beraber bir sürü zorluk atlatırlar. Geçimlerini
ellerindeki tıbbi cihazları satarak sağlar. Chirstopher ise o yaşında o
zorluklara karşı babasının yanında aslında en büyük destekçisi diyebiliriz. Konuyu
burada noktalayıp karakterlere geçelim.
Chris Gardner: Çok temiz kalpli ve hırslı bir karakter. Kaç liralık
tıbbi cihazı bir hippiye emanet edecek kadar da güvenir insanlara. Tabi ki bundan pişman
olacak ama ne yapalım ki karakter gereği adam iyi niyetli. Stajyerlik döneminde
hiç yılmıyor. Kendini çok iyi motive edip çalışmaya teşvik ediyor. Herkes Chris’in
yarısı kadar olsa eminim dünya çok daha güzel bir yer olur.
Christopher Gardner: En az babası kadar temiz kalpli ve çok
güzel bir çocuk. Babası koşuştururken hep onun yanında. Hatta annesi onları
terk ettiği zaman cihazları satmaya babasıyla beraber gider. Chris bulunduğu ortamı
nasıl bir cennete çeviriyorsa Christopher da aynı babası gibi. Sadece bir sahnesinde çok kötü ağlıyor
orda da çocuk bu, tabi ki diyorsunuz.
Linda: Bence filmin kötü karakteri. Chris pes etmemek için
elinden geleni yaparken Linda hep şikayetleniyor ve sürekli Chris’i suçluyor, asla eşine destek olmuyor. Gerçekten
filmi izlerken ne biçim eş, ne biçim anne diyeceksiniz. Daha fazla anlatırsam
kadına nefretimi kusacağım için susuyorum ve repliklere geçiyorum.
-Patron: Görüşmeye gömleksiz gelen birini işe alsaydım sen
ne düşünürdün?
-Chris: O halde pantolonu çok iyi olmalı diye düşünürdüm.
-Bana hepsi son derece mutluymuş gibi geliyor. Ben neden
öyle görünemiyorum ki?
-Belki de mutluluk sadece kovalayabileceğimiz bir şeydir. Belki
de asla yakalayamayacağız.
Chris: Bir daha kimsenin sana bir şey yapamayacağını
söylemesine izin verme. Benim bile. Tamam mı?
Christopher: Tamam.
Chris: Bir hayalin varsa onun peşini bırakmamalısın. Birisi bir
şeyi yapamıyorsa senin de yapamayacağını söylemek istiyordur. Bir şeyi
istiyorsan, peşini bırakma. O kadar.
Herkesin Chris kadar temiz kalpli ve pozitif olması
dileğiyle…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder