Bana lise yıllarımda dost olan bir komedi dizisidir. O yüzden
de bende yeri çok ayrı. Tabi Friends’le kıyaslayamıyorum ama yine de çok
seviyorum. Öncelikle benim favorim Lily ve Marshall. Aslında dizi Ted
üzerinden dönüyor. Dizinin adı da zaten Ted’in eşi kim olacak diye düşünülüp
konulmuş. Her sezon acaba öbür sezona onay alabilir miyiz? Diye bir anne
bulunmuş. Yani anlayacağınız bir sonraki
sezon için devam onayı alamamış olsaydı, o sezon kimle sevgiliyse anne o
olacaktı. Bu dizinin sevmediğim kısmı. Sevdiğim
kısmıysa dostlukları, saçmalamaları. Dizinin konusunu özetleyecek olursak; Ted
ve Marshall üniversitede oda arkadaşı, Lily ise aynı yurttan bir kız. Üniversiteden
itibaren Lily ve Marshall sevgili Ted de en yakın arkadaşları, yani bunlar
muhteşem üçlü. Daha sonra aralarına Barney katılır. Sürekli takıldıkları Maclaren’s
barda hayatlarına girer. Robin ise Ted’in aynı barda görüp aşık olduğu kız. Böylece
başroller tamamlanmış olur ve serüven başlar. Her sezon ayrı bir kahkaha
konusu diyebilirim. Çok güldüğüm şeyler var. Mesela Maclaren’s barda sörf
yapmak yasak. Hangi akıllı bunu denedi ki :). Karakterlere geçelim yoksa diziyi
anlatacağım.
Barney Stinson (Neil Patrick Harris): En büyük çapkın. Çıktığı kızların listesini yapıp
kendi rekorunu kıracak kadar. Ted’in ekürisi. Hiç kimse ne iş yaptığını
bilmiyor. Her zaman fotoğraflarda iyi çıkar. Sürekli başka bir kızla gelip onu
daha çok göreceksiniz diye uğurlar ve kapıyı kapatınca giden geri gelmez :D
Ted Mosby (Josh Radnor): Saf aşık. Sürekli olarak hayatının
aşkını arar ama hiçbir şekilde Robin’den vazgeçemez. Evrenden sürekli aşkını
bulmak için mesaj bekler durur. Boğa burcu, hatta tam bir boğa burcu. Mesleği mimarlık
ve işine de aşık. Ne de olsa aşk adamı.
Lily Aldrin (Alyson Hannigan): Çok tatlı bir anasınıfı
öğretmeni. Ressamlık konusunda oldukça tutkulu. Çok da güzel çizer(!). kendi
kendine insanları cezalandırmak için onların eşyalarını çalar, hatta bunu
tanımadıklarına bile yapar. Küçük cadı bile diyebilirim. Marshall’la kavga
etmeleri çok komik olur hatta yorulduklarında kavgaya ara verip birbirlerine
sırnaşırlar.
Marshall Eriksen (Jason Segel): En büyük hayali çevre
avukatı olmak. Alanına çok büyük saygısı var. En az Ted kadar aşık bir
karakter. Hayatı Lily’e yönelik, o kadar masum ki sevgisi. Ben ikisini bir bütün
karakter olarak düşünüyorum, hatta o kadar ki gerçek hayatta da birlikte
olmalılar diye düşünürdüm.
Robin Scherbatsky (Cobie Smulders): O bir Kanadalı. Bu yüzden
de Barney tarafından çok trolleniyor. Ayrıca biraz hafif meşrep. Ağır desek yeridir.
Mesleği sunuculuk. Yükselmek için çok çabalar. Mesleğine çok bağlı. Biraz vurdumduymaz
kafasına eseni yapar ayrıca gıcık da diyebiliriz ama yine de Robin’i de
severim.
Yazıma yine repliklerle son vermek istiyorum;
Marshall: Dönmezsem bunlar da size son sözlerim olsun; sizi
gerçekten ama gerçekten çok seviyorum çocuklar. Şimdi sıçmaya gidiyorum
(aslında duygusal bir bölümdü).
Barney: Bu hayatta ne yaparsanız yapın arkadaşlarınız orada
bulunup bunu görmüyorsa efsanevi olmaz.
Barney: Ted, sana nasıl yaşanacağını öğreteceğim. 1.ders: Şu
keçi sakalını kes. Takım elbisene uymuyor.
Ted: Takım elbise giymiyorum ki.
Barney: 2.ders: Takım elbise al. (ve Barney hayatlarına
girer.)
Ted: Çocuklar, gün gelecek biri için beyninizde bir çukur
açacaksınız. Ancak sonuç olarak o çukurdaki tek kişi kendinizsiniz.
Barney: “Çünkü yalanlar, birilerinin gerçeklerle kirlettiği
güzel hikayelerdir.” Barney Stinson.
Marshall: Eğer bir ünlüyle yatacak olsaydım, o Lily olurdu. Kalbimin
yıldızı.
Lily: Benimkiyse Hugh Jackman olurdu.
Robin: Erkekler metro gibi. Birini kaçırıyorsun, diğeri 5
dakika içinde yine geliyor.
Barney: Korkarım bu hamburgeri hamile bırakacağım (yumuldu).
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder