11 Kasım 2016

Da Vinci's Demons

     Da vinci's Demons, eğlenceli, yer yer heyecanlı, güldüren, yeri gelince sizi geren bir dizi olsa da öyle harikalar yaratmamışlar doğrusu. Ayrıca birçok tarihi hata da var. Ama yine de hayranlıkla izlediğimi itiraf etmeliyim. Öncelikle Da vinci'yi canlandıran Tom Riley'in oyunculuğu çok iyiydi. Hele ki ilk sezon tadından yenmez ama gelin görün ki ikinci sezondan itibaren bazı şeyler değişti, hatta üçüncü sezondaki vicdan azabı onun şen şakrak hallerine leke sürdü. Dizinin birinci sezonunda Da vinci’nin genel hayatı, o zamanların Floransa kralı olan Lorenzo De Medici’nin yaptıkları, Roma tarafında ise Papa Sixtus ve Kont Riario’nun yaşantısı, genel hatlarıyla da Floransa’da yaşantının nasıl olduğu anlatılmış.  Bide bu sezonda aklınızda tutmanız gereken karakter 'Turk'. Da vinci'nin hayatına bi anda girerek onu çeşitli icatlar yapmaya sevk etti. Tabi sonraki sezonda araları bozulabilir ne de olsa o Türk değil mi? Birinci sezonu çok seviyor olsam da daha fazla uzatmadan ikinci sezona bakalım. Kont Riario!! Da vinci'nin azılı düşmanı! (bu arada diziyi dizi yapan kontumuza saygılar) bu sezonda Da vinci annesini bulmak maksadıyla keşfedilmemiş bir diyara yol alır, tabi ki yanından ayrılmayan (dostu mu yoksa çırağı mı belli olmayan) Zo ile birlikte. Ama canım Riario'da onların peşlerinden gider. Bu sezonu anlatmaya kalkışırsam spoiler vermemek mümkün değil o yüzden bu keşif doğrultusunda başlarından geçen olaylar anlatılıyor diyebilirim. 3.sezon da ise artık devreye Osmanlı giriyor. Burada olan bitenleri açıklamak istemiyorum ancak bir noktaya değinmem gerek, sezon başında 2.Beyazıt’a yapıldığı tasvir edilen sahne aslında tarihimizde hiç bir zaman can bulmamış, bulmuş olsa dahi cevaben çok güzel şeylerin olacağı bir olaydır. Bu arada Osmanlı ne alaka? derseniz de, Otranto seferimiz der geri çekilirim. Da vinci ve Turk arasında geçenler de tabi burada kızışır ve dahimiz vicdan azabıyla sizi sezon boyu süründürür. Ekstra değinmek istediğim konular ise Mitra’nın Evlatları, labirent ikilisidir. Labirent bir tarikattır ve dini yolla insanları yoldan çıkararak çeşitli sapkınlıklara sevk eder. Mitra’nın Evlatları ise çok ayrı dünya.
Karakterlere gelecek olursak En sevdiğimle başlamak istiyorum.



Kont Riario (Blake Ritson): Papa Sixtus’un yeğenidir. Kendini kutsal işlere adamıştır, ancak papanın dünyevi arzularına da mahkumdur. Tabii baskın karakteriyle bu böyle gitmez diyerek delirdiği zamanlar da yok değil. Aslına bakarsanız 3 sezon boyunca 4 ayrı karakter göreceksiniz. Doğru düşündüğünün peşinden gittiği için davranışları da değişiyor doğal olarak. Hele 3.sezon da o bipolar davranışları yok mu? Oyunculuğu ayakta alkışlanır. Sürekli olarak Da vinciyle zıt düşse de aslında içten içe ona hayranlık besler (daha doğrusu zekasına). Son olarak dizinin finaline noktayı kont(!) koyar.





Da vinci (Tom Riley): İlk sezondaki hal ve hareketleri nedense bana Karayip Korsanlarındaki Jack Sparrow karakterini anımsatır. Heyecanlı, tutkulu, araştırmacı, meraklı, dahi,... bu böyle gider. Dizide adı oğlancıya çıkmıştır, tabii gerçekliği nedir tartışılır ama bilimsel araştırmaları yüzünden olduğunu belirtmek isterim. O istediği her şeyi yapar. Özgüveni hat safhadadır. Hatta Osmanlı’nın savaşta kullandığı silahların tasarımını kendisinin yaptığı silahlarla aynı olduğunu ve Osmanlı’nın kendisinden çaldığını düşünür, ama gerçek, ama yalan her saniye bunu vurgulamak da ayrı bi olay.




Lucrezia Donati (Laura Haddock): Başta Lorenzo'nun metresi, sonra Da Vinci’nin aşkı olan Lucrezia. Dizinin başında aslında çok da önemli bir karakter değil gibi gözükür ama Da Vinci ile tanışmasından itibaren karakterin önemi değişir. Konumunu tasvip etmesem de Da Vinci’ye olan aşkı, sadakati tartışmasız çok güzel. Dizinin son anına kadar aşkını kalbinde taşır, Da Vinci gibi. Örnek verecek olursak ilk sezonda sürekli taktığı yüzüğü Da Vinci’ye verir. Da vinci ise onu bir ipe bağlayarak boynuna takar (Çakma Frodo). Son sezonda çok zor duruma düştüğü bir anda yüzük boynundan düşer(Gollum çalmıyor) ama kurtulduğunda onu bulup boynuna geri takar. Yani anlayacağınız Lucrezia'nın verdiği andan itibaren dizinin sonuna kadar yüzüğü taşır. Aşka bak :) ayrıca Lucreiza Papa Sixtus’un ikiz kardeşinin kızıdır deyip geçelim, irdelemeyelim. Bu arada Lucrezia çok hırslı bir karakter, canı pahasına uğraştığı birçok sahne var.





Lorenzo de medici (Elliot Cowan): Bir kral düşünün; Aynı anda hem karısına hem de metresine aşık, krallığı Vatikan tarafından reddedilmiş, Floransa'ya en içten duygularla bağlı. Halinden de oldukça memnun, ancak Osmanlı Devleti ile karşılaşana kadar. Başına birçok olay açılan Lorenzo oldukça cesur bi karakter, kararlarına da çok derinden bağlı. Düşüncelerini değiştirmenin kolay olmadığını 3.sezonda çok güzel kanıtlıyor doğrusu. Kendisine, düşüncelerine karşı konulması doğrultusunda bi adamı döverek öldürüyor. Tabi adam o kadar şey yaşadıktan sonra normal bi tepki.






Zoroaster (Gregg Chillin): Zo Da Vinci’nin en yakın arkadaşı, fikir bulmasında, icat yapmasında, keşiflerinde ve dahasıyla bütün zor anlarında onun yanında olan vefalı bir dost. O olmasa Da Vinci napardı bilemedim. Ayrıca biraz da çapkındır. Dizi de hiç bahsetmediğim bi karakter ise Vlad Tepeş. Burada söyleme sebebim ise Zo'nun Vlad’la yani tabiri caizse Kazıklı Voyvoda ile karşılaşmaları çok naiftir(!)










Vanessa (Hera hilmar): Vanessa manastırda yetişmektedir ancak manastır için fazla eğlenceli bi karakterdir. Da Vinci yardımıyla da manastırdan kurtulur ve barmenlik yapar. Bu küçük kızın 3.sezonda Floransa’ya sahip çıktığını da görüyoruz. Kararlarıyla, davranışlarıyla kendini çok güzel savunuyor.










Nico (Eros Vlahos): Nico tabiri caizse yaşananlar için fazla çocuk. Ama tüm çocukluğuna rağmen cesur bir karakterdir. Da Vinci’nin çırağı, kendisini tamamen ustasına adamış, ama zamanla yakın arkadaş olurlar. Son sezonda ise Floransa’nın muhasebesiyle ilgileniyor.












Papa 4. Sixtus (James Faulkner): Bilim ve sanata karşı olduğu için Floransa’nın en büyük düşmanıdır. Sürekli kendi çıkarlarını düşünür. Ne din adamı ama(!).













Al-Rahim ‘The Turk’ (Alexander Siddig): Da Vinci bebekken annesi kayboluyor ve Turk’de annesini bulması için yardım ediyor. Ayrıca Da Vinci’yi sürekli olarak icat bulmaya teşvik ediyor. Sonraki sezonlarda ise Da Vinci’ye yaprak kitabını bulmasına yardım ediyor. Tam bi Da Vinci yardımcısı. Ama amacı başka.







Not: Dizide milli duygularınız kabarabilir, diziyi bırakmak isteyebilirsiniz, sinirlenebilirsiniz. Çünkü Osmanlı hiç bir zaman fethettiği yerdeki insanları din değiştirmeleri için zorlamadı, din değiştirmeyenlerin kellesini uçurmadı, hiç bir şekilde o bölgenin kadınlarına saldırmadı. Osmanlı her zaman çok uluslu ve saygılıydı.


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder