İlk yazımı bir efsaneyle başlatmak istedim. Friends gelmiş geçmiş en iyi komedi dizisi. Birçok komedi dizisi izlemiş ve çok sevmiş olabilirsiniz ama Friends izlemediyseniz komedi dizisi izlememişsiniz demektir. How I Met Your Mother, The Big Bang Theory, Coupling, Scrubs vs. güzel dizilerdir sizi arada güldürürler ama Friends izlerken kahkaha atarsınız ve kendinizi dizide gibi hissedersiniz çünkü karakterler artık arkadaşınız dostunuz ailenizden biri olmuştur. Siz dizideki 7. kişisinizdir, futboldaki 12. adam gibi olayın içindesinizdir.
Friends izlemeye başlamak zor gelebilir, video kalitesi düşüktür, taa ne zaman çekilmiş dizi, moda hoşuma gitmez, gözüme güzel gözükmek gibi bi ton bahane bulabilirsiniz ama bu bahaneler sizi sadece kahkaha atmaktan alıkoyar. Friends’i yarım sezon izleyip karakterlere, oyunculuklara, kıyafetlerine vs vs alıştıktan sonra dizi sizi içine almaya başlıyor. Bazı dizileri bitmesin diye izlemek istemezsiniz ya da bitince ne yapacağım ben diye bir soru gelir aklınıza. Friends’de o dizilerden biri. Gerçi Friends’i izleyince dizi demek zor geliyor, çok yakın olduğu için size adıyla hitap etmek istiyorsunuz, Friends.
Öyle bir dizi düşünün ki konuk oyuncu olarak Brad Pitt, George Clooney, Bruce Wills geliyor. Bence dizinin kalitesini bu bile kanıtlıyor. Ayrıca şöyle bir örnekte vereyim. Sevgilimin en sevdiği dizi Himym(How I Met Your Mother) idi. Ama zorla Friends’e başlattım. Biraz zorla izletip karakterlere alışmasını sağladım ve sonra 10 sezonluk diziyi ikinci kez izlemeye karar verdi ve şuan 8. Sezonda. Tabiki artık en sevdiği komedi diziside Friends olmuş durumda.
Friends’e bu kadar övgü yetmez aslında ama yeter diyip karakterlere ve konusuna geçeyim. Dizi yakın 5 arkadaşın (Ross, Monica, Chandler, Joey ve Pheobe) cafede (Central Park) otururlarken Monica’nın lise arkadaşı Rachel’In yanlarına gelmesiyle başlıyor ve kadro 6 ya tamamlanıyor. Dizinin konusuysa bu 6 arkadaşın ilişkileri ve başlarından geçen olaylar en kısa tabiriyle. Spoiler vermeden diziyi anlatmak pek mümkün değil ama karakterleri birkaç cümle ve resimleriyle tanıtayım(İlk sezondaki halleri çok farklı). Gerçi karakterleri anlatmak kolay değil izleyip 7. Kişi olmak gerekiyor ama kısaca;
Joey Trinniani (Matt LeBlanc): Joey, çapkın, biraz saf(arada salak), ve inanılmaz bir oyuncu(!). Yemek diyince Joey için akan sular duruyor. Hatta yanında çatal taşıyor. Bir bölümde buzdolabı bozulduğu için buzdolabının içindeki her şeyi yemişti. “Joey doesn’t share food.” Son olarak; “How you doin’?”
Rahcel Green (Jennifer Aniston): Rachel moda düşkünü, pes etmeyen ve cesur biri. Ama söylenen bir şeye de çok kolay inanabiliyor. Yemek yapmayı ve kahve dağıtmayı da çok iyi biliyor(!). Sonuç olarak o bir çanta değil.
Chandler Bing (Matthew Perry): Chandler inanılmaz zeki şakalar yapıyor. İzlerken gay sanabilirsiniz ki ilk sevgiliside Janice’dir(Janice = OH MY GOD!! ve sinir bozucu kahkaha), ama gay değildir. Yaptığı işi kimse bilmiyor, sayılarla oynuyor. Ayrıca Chandler’ın dansını, fotoğraf çekimindeki hallerini ve kızlarla konuşmasını görmelisiniz.
Phoebe Buffay (Lisa Kudrow): Phoebe tam bir hippi. Şarkıları da mükemmel(!), “Smelly cay smelly What are they feding you?” Hiçbir şeyi umursamıyor ve konuşulanları dinlemiyor (başka alemlere dalıyor). “I wish I could but i don’t wanna” repliğini çok seviyorum. Ve tabi ki “Oh my eyes my eyes!!”
Ross Geller (David Schwimmer): Ross, evlilik canavarı! Evliliği dinozorlar kadar seviyordur. Kendisi bir paleo…. Bilmiyorum işini, bir bölümde olduğu gibi Ross işinden bahsederken herkes uyuma taklidi yapıyor. Bende dahil!. Bu arada paleontolojist.
Karakterler kısacası bu şekilde ama dediğim gibi izleyip karakterlerle arkadaş, dost olmak çok ayrı bir şey, ve Friends bunu sağlıyor. İzlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. İzlerken dikkat edin de gülmekten çatlamayın !
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder